Misyon ve Vizyon

Pınarbaşı Köyü Kız Kur’an Kursu, geleceğin Anneleri olan kız çocuklarımızın temel ihtiyacı olan dini eğitimlerini almaları için temin ve tesis edilmiştir. Geleceği şekillendirecek olan gençlerin ilk eğitim ocağı olan anne kucağının sağlam bir dini eğitime ihtiyacı bu müessesenin açılmasının sebebidir. Amacımız kız çocuklarımızın yalnız Kur’an okumaları ve ezberlemeleri değil bu ihtiyacın yanında, gelecek adına hayatı ilgilendiren ve yaşam içinde var olacak ahlaki prensipleri öğrenmelerini sağlamak kursumuzun ana gayesidir.

Mesela gelecekte gelin olacak yavrularımızın mutlu bir yuva kurması için öncelikle beraber olacağı eşine karşı davranışları, kayınvalide ve kayınbabasına karşı tavır ve alakası, mutfak işlerinde ki israfsız olmaları, çocuk eğitiminde alacağı mesuliyet, temizlikteki mecburiyet, velhasıl hayatı ilgilendiren bütün konularda huzurlu hareketleri tedris ve terbiye kursumuzun asli görevleri kapsamındadır. Bu eğitimde model olarak Allah Resulü Hz. Muhammed (S.A.V.) ve onun Aile kurumu alınmaktadır.

Mesuliyet duygusu memnuniyet meydana getirir. Cemiyetin huzuru evlerden yayılır. Evinden huzurlu çıkan insanlar işyerlerinde huzurlu, sokaklarda huzurludurlar. Aksi ise beraber yaşayan insanların huzursuz olması bir bomba gibi tehlike arz eder. Amacımız çocuklarımızın İslam eğitimi ile yetiştirilmesi ve huzurun temelden temin edilmesidir.

Bu tablo karşısında, bugün çocuklarımıza asli görevimiz olan dini eğitimlerini yaptırmamız gerekir. En büyük fakirlik, ilim fakirliğidir. Bir evlat ölmek üzere olan anne, baba, bir yakın veya bir Müslüman’a son görev olarak bir yasini şerif okuyamıyor ise diğer zenginlikler o noktada sıfırlanır.

En büyük yetim, Annesi, babası veya her ikisi ölen kişi değil, kendisi ile ilgilenilmeyen evlattır. Dininin cahili olan insanların teşkil ettiği toplumda huzur olmaz. En kıymetli yatırım insan beynine yapılan yatırımdır, bu yatırımı kendi lehinde fırsata çevirmek Müslüman’ın asli görevidir.

Müminin hayatının her kademesinde muhtaç olduğu Hz. Kur’anın okunmasını bilmesi en asıl ihtiyacıdır. Bu ihtiyacın giderilmesi için en müsait zaman çocukluk dönemidir. Bu dönemi geçirenlerin sonları telafisi güç pişmanlıktır. Yaz Kur’an Kursları bir mümin için fırsat hatta ganimettir.

Kur’an kurslarından istifade edebilmek için kursa bakış açısı önem arz eder çünkü herkes değer verebildiği ölçüde istifade edebilir. Dinin aleyhinde yapılan programların tesiri ile Kur’an tedrisatının önemi azaldı ve hatta olmasa da olur seviyesine indi. Bu tablonun değişebilmesi için meseleyi akıl ibiğinden geçirip akli selim karar verilmesi gerekir. Yirmi dört saatimizde hayatın asıl ihtiyacı olan Hz. Kur’an’ı bırakıp başka işlerle uğraşmak acıkmış insanın boş tencerelerle uğraşmasına benzer.

Bugün aklı ile ruhunu birleştirip müspet düşünenlere istifade olacağı inancı ile bir mukayese arz edeceğim. Hz. Fatih’in İstanbul’u fethine karar vermesinin baş sebebi Hz. Peygamber (S.A.V.) hadisi Şerifelerinde “İstanbul mutlaka fethedilecektir, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, fetheden asker ne güzel askerdir.” Nebevi ifade ile metih edilen şerefe nail olmak için 28 kez kuşatılan fakat hiçbirine nasip olmayan İstanbul 29’uncu kuşatma ile Hz. Fatih’e nasip olmuştur. Fetih öncesi bu zor işi kendisine hatırlatanlara “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni” derken efendimizin methine layık olmak için hayatını ortaya koyuyordu.

Bu hadisten yola çıkarak bir müminin efendimizin methine mazhariyet şevkini başka bir hadisi şerif ile anlamaya çalışalım.

Efendimiz buyuruyorlar ki;

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir.”

Hadisi şerifle hayırda en üstün seviyeye ulaşmanın şartlarını mercek altına alalım. Birinci olarak Kur’an’ı Kerim öğrenmek daha sonra öğretme hizmetinin şahısta toplanması gerekmektedir. Öğrenme ve öğretme “teallüm” ve “talim” bu kelimeler arasındaki atıf vav’ı Arap gramerinde mutlak cem etmek içindir. Yani evveli ile sonunu birleştirmek içindir. Bu beyana göre Kur’an’ı öğrenmekle öğretmeyi hayatta birleştirmek en üstün seviyede hayırlı olma rütbesine mazhariyettir. Her nimetin bir külfeti vardır, bu methi nebeviye mazhar olmak için teallüm bu bap tekellüf severek okumakta zorluklara katlanmak talim bu bap ise teksir yani okumakta çok kimseyi bilgi sahibi yapmak. Ancak Hz. Peygamber’in (A.S.) gösterdiği bu yol ile hayırda üstün seviyeye ulaşma şerefine nail olmak mümkündür. Şimdi böyle bir rütbe efendimiz tarafından takdir edilmişken velilerin bu rütbeye karşı alakaları nasıl olmalı ve mevcut tablo nasıldır? Ebeveynler çocuklarını en hayırlı insan derecesine ulaştıracak bu kursları ganimet bilmeli, istifade etmeli ve ettirmelidir.