Köşe Yazıları

Mustafa TAVUS: İslamda Ticaret Anlayışı

mustafatavus

Kainat mektebinin talebesi olan insanın terbiyesini hedefleyen İslam dini birlikte huzurlu yaşama imkanlarından birini de ticari ahlak anlayışı ile dizayn etmiştir. İslam dini rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu haber vermiş ve dinen yasak olmayan kazançlara teşvik etmiştir. Ticarette muvaffak olmayı ise ahde vefa, sözde sadakalar, kârda kanaat, imalatta dürüstlük gibi meziyetlere bağlamıştır.

İslam’da ticaret karşılıklı rızaya bağldırı. Hz. Peygamber A.S. “Satış ancak karşılıklı rızadan doğan anlaşma ile tahakkuk eder” buyuruyor. (İbni Mâce 25/737)

Dürüst bir tacir olmak isteyen kimsenin şu hususlara dikkat ve riayet etmesi gerekir.

1)    Aldığı bir malda kusur yoksa yermemeli.

Geçmişten bir hatıratı ibret olma temmenisi ile bu meseleye ışık tutması bakımından arz ediyorum.

Ayağı sakat bir dilenci sabah dükkânları yoklar, bir tacir tâzir (azarlama) mahiyetinde der ki;

“Siftah etmeden bir şey vermem sana.”

Bu dilenci aynı dükkânın karşısında sergi açar ve dilenmeye başlar. Bu arada bir zaman sonra kapısından kovulduğu dükkâna bir köylü imalatı olan ipi satmak için girer, dükkân sahibi bir sürü bahane ile ipi madara eder. Sakattır diyerek ucuz bir fiyata köylüden satın alır ve dolaba kaldırır. Aradan bir saat kadar zaman geçmiştir ki bir müşteri içeri girer ve ipe talip olur. Bir saat önce çeşitli entrikalarla ipi madara eden tüccar bu sefer aynı ipi göklere çıkartırcasına met eder ve satar.

Bu manzaraya karşıdan şahit olan dilenci sergisini toplar ve dükkana doğru harekete geçer. Dükkân sahibi kapıdaki dilenciye;

“Gel şimdi siftah ettim bi yardım edeyim” der.

Dilencinin tepkisi faklı ve ders verir mahiyettedir.

Dilenci, “Ben senden bir saatliğine beni şu dolapta misafir etmeni istiyorum. Bir saat önce çeşitli entrikalarla madara edip satın aldığın ip nasıl ki bir saat sonra bu dolapta düzeldi, belki benim de sakat ayağım düzelir.” diyerek tepkisini gösterir.

Dürüst ticaret de aranan diğer şartlar ise şöyle;

2)    Satışa arz edilen bir malın kusurlu tarafı varsa onu gizlemeye çalışmamalı ve alıcıya bildirmeli.
3)    Mala güven sağlamak için yemin etmemeli.
4)    Başka bir kimsenin müşterisini kandırarak kendi malını satmamalı.
5)    Müşteri dükkân ya da sergiyi tercih etmeden kendine çağırıp yönlendirmemeli. Müşteri başka bir dükkâna yönlenmek niyetindeyken utanarak sizin dükkanınıza yönlenme mecburiyeti hasıl olmamalı.

Hz. Peygamber A.S. “Emin, doğru, Müslüman bir tacir kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (İbni Mâce 25/721) buyurarak hem dürüstlüğü hem de ticareti teşvik etmiştir. Efendimiz A.S. başka bir hadisi şerifinde “Bir insan elinin emeğiyle kazandığından daha hoş bir kazanç elde edemez. Bir kimsenin kazandığından, kendine, ehli beytine ve hizmetçisine harcadığı şey sadakadır.” (İbni Mâce 25/723) buyurmuşlardır.
Ticarette gerçek kural doğrulukla beraber tatlı dil ve güler yüzlü olmaktır.

Bir vakadır. Rize çarşısında bal satanlar arasından biri vardır ki balı hakiki baldır fakat herkes balını satar onun ki elinde kalır. Oradan geçmekte olanlardan birini çağırır ve neden balını satamadığını sorar.

Cevap manidardır;

”Sen bal satıyorsun ama yüzün sirke satıyor.”

Mustafa TAVUS

T.C. Rize Müftülüğü Pınarbaşı Köyü Kız Kur’an Kursu